Çene Kemiği İltihabına Neden olan "Ankiloze" Dişler Hakkında
Ankiloze Diş Nedir; Dişler çene kemiğiyle birleşmeden önce dişlere elastikiyet kazandıran fibrin bağlarla çene kemiğine tutunurlar. Bu bağlar sayesinde tıpkı bir süspansiyon gibi dişe uygulanan kuvvetleri yumuşatarak kemiğe iletmektedir. Çok önemli işlevi olan fibrin bağlar, bazen sistemik rahatsızlıklardan ya da ağız içindeki bölgesel etkilerden dolayı bozulabilmektedir. Bozulma oluştuğunda ise diş ile kemik arasında ankiloz denilen kaynamalar meydana getirebilir. Böyle durumlarda dişlerin çekilmesi gerekebilmektedir. Ancak bu çekim normal çekimde oluşmayan bir takım komplikasyonlar meydana getirebilmektedir. Bu nedenle bir uzman tarafından müdahale edilmesi önemlidir.
Ankiloze Diş Ne Demek; Fibrin bağların yok olarak veya azalarak dişlerin çene kemiğine kaynaması sonucu oluşan ankiloze dişlerin çekimi normal dişlere göre çok daha zor olmaktadır. Fibrin bağların sağlıklı olduğu normal bir dişin çene kemik içerisinden alınması oldukça kolay olurken, ankiloz dişlerde bazı noktalarda ya da tamamen çene kemiğiyle direk kaynama olduğun çekim esnasında kemiğe aşırı travma gelmektedir. Bazı ankilozlu diş çekimlerinde kemik kaldırma operasyonu da gerekebilmektedir. Bu tür durumlar genel olarak diş çekiminin ardından kalan kemik dokusunun kanlanmasını ve dolayısıyla iyileşmesini güçleştirir.
Diş çekiminin akabinde hastanın bakım yöntemlerine uygun davranması da bu durum üstüne olabildiğince tesirlidir. Yeterli ağız hijyenin sağlanamaması ve dolayısıyla ilk oluşan kan pıhtısının kaybı ile birlikte bölgenin çıplak kalması kemiğin üstünde iltihabi bir durum başlamasına imkan sağlar. Alveolit yada Alveolitis denilen bu durumda kemik de ileri derecede ağrı ve kokuya sebebiyet verir. Çene kemiğinde oluşan bu iltihabın nedeni ne olursa olsun, temelinde kemiği örten kan pıhtısının kaybedilmesi yatar. Diş hekimleri o bölgedeki ağrıyı lokal ağrı kesicilerle baskı altına alıp, tekrardan kanamanın sağlanıp çıplak kemiğin kan pıhtısı ile örtülmesi yönünde tedaviler uygularlar.
Ülkemizde henüz yeteri kadar ilgi görmese de koruyucu diş hekimliği sayesinde bu tip oluşumlar başlamadan önlenebilmektedir. Gerekli ağız hijyenini sağlamak ve düzenli olarak diş hekimi kontrolünden geçmek bu ağrılı süreçleri başlamadan önlemek için en doğru çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır.